DÜNÜ YARINI "BUGÜN" YAŞAYAN ÇOCUKLAR

Gelişimi her yönü ile izleme, tanıma ve önlem almaya dayalı olarak hazırlanan "Gelişimsel İzleme Tanıma ve Değerlendirme Setleri" artık anne-baba ve çocukların dünyasında yer almaya hazır hale gelmiştir. Setler, anne-babaların her bir gelişim döneminde ve her bir gelişim alanına ilişkin bilişsel yeterliğini artırmaya, işlevsel tutumlar geliştirmeye ve sahip olunan bilgi ve anlayışa uygun davranışsal beceriler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda setler, gelişim dönemlerini ve gelişim alanlarını uyun fiziksel, sosyal ve zihinsel etkinlikler, her bir etkinliğin amacı, etkinliğin nasıl uygulanacağı ve nasıl değerlendirileceğine ilişkin materyallerle zenginlendirilmiştir. Ayrıca setlerle takip edilen gelişim sürecine ilişkin çocuklarda oluşan güçlü, eksik ve zayıf yönler her setin içerdiği sürenin sonucunda anne-babanın bu döneme ilişkin gözlemlerini paylaşabileceği "Gelişimsel Gözlem Formları" ile belirlenecektir. Çocuğun güçlü olan yönünün nasıl korunacağı, eksik olan yönünün nasıl geliştirileceği ve zayıf olan yönünün nasıl iyileştirileceğine ilişkin anne-babaya geribildirimde bulunulacak ve korumaya, geliştirmeye ve iyileştirmeye yönelik yapılan yardımların sonuçları da ayrıca uzmanlar tarafında değerlendirilip aileye geribildirimde bulunulacaktır. Bütün bu açıklamaların sonucunda, setlerle birlikte gelişim sürecine ilişkin yeterli bilgiye, doğru bir anlayışlı ve işlevsel davranışsal becerilere sahip anne-babaların oluşturacağı dünyada var olan çocuğun gerektiği yerde ve gerektiği zamanda yardım alabileceği birçok uzmana sahip olacağı söylenebilir.
GELİŞİMİ İZLEME TANIMA VE DEĞERLENDİRME SETLERİ: PSİKO- SOSYA GELİŞİM
Gelişimi İzleme Tanıma ve Değerlendirme Setlerinin gelişim sürecine yani çocuğun okula gidinceye kadar olan süreç sosyal gelişime ilişkin beklenen katkılarını ele alalım. Okula başlayıncaya kadar çocuğun kazanması gereken üç temel duygu, güven, bağımsızlık ve girişimciliktir. Bu duyguların kazanması için çocuğun gelişim sürecinde dengeli, düzenli ve tutarlı olarak desteklenmesi gerekmektedir. Bu süreçte çocuğun hangi özelliği, nasıl kazanacağını bilmeyen bir anne-babanın çocuğa yönelik davranışlarında hem kendi içlerinde hem de kendi aralarında tutarlı davranmalarını beklemek zordur. Çocuk okula, güven, bağımsızlık ve girişimcilik duyguları ile başlarsa okulda kazanacağı duygu çalışkanlıktır. Çünkü bu duygular çocuğa içinde bulunduğu anda yapması gereken ne ise onu yapmasını fısıldar. Ders dinler, ödevini yapar ve kitap okur. Bütün bunları kendi başlatır, kendi sürdürür ve kendi sonlandırır. Çünkü onun kendine güveni, kontrol bende şeklinde bir düşüncesi ve girişimci bir yönün kazandırdığı bir merak ve öğrenme arzusu vardır. Anne-babanın yapacağı tek şey ortamı düzenlemektir. Bu çocuğun yönetilmeye ihtiyacı yoktur çünkü o kendini yönetmeyi bilir ve başarır. Bir sonraki dönemde ben kimim diye soracak olan bu çocuğun cevap bulması çok kolay olacaktır. Çünkü birçok deneyime sahiptir ve halen birçok yaşantı içindedir. Her yaşantı sonucunda sahip olduğu güçlü, eksik ve zayıf yönleri tanıyacak, güçlü yönleri ile hayatı yaşayacak, eksiklikleri giderecek zayıf olan yönlerini kabul edecek ve bu yönlere ilişkin bir beklenti oluşturmayacak yani kimlik gelişecek. Oluşan kimlikle arkadaş, eş ve meslek seçecek bu kişinin aile hayatı mutlu, iş hayatı başarılı sosyal ilişkileri yapıcı olacak yanı huzurlu ve mutlu bir kişi olacak ve onunla yaşayanlara da bu duyguları yaşatacaktır. Yaptığı meslekle ülkesine en üst düzeyde katkı sağlayacak, çocuk sahibi olacak ve onları yetiştirecek yani üretken bir birey olacak. Bu kişi emekli olduğunda demeyeceği ya da kullanmayacağı tek kelime "keşke" olacaktır.
Şimdi gelin birlikte bu üç duyguya yani güven, bağımsızlık ve girişimcilik duygularına sahip olmadan okula başlayan çocuğu büyütelim. Güven yerine güvensizlik, bağımsızlık duygusu yârine şüphe ve girişimcilik yerine suçluluk duyguları ile başlayan çocuğu nasıl bir davranış içinde olacağını tahmin etmek zor değildir. Bu çocuk okulda ne yapar? Bu çocuk okulda hiçbir şey yapmaz, çünkü bir şey yaparsa suçlanacağını bilir. Bu ağır duygunun altında zaten ezilerek geldiği ve tanımadığı kişiler tarafından bu duygunun yaşatılması daha da ağır olur. Bunun tek bir çözümü vardır bir şey yapıp suçlanmak yerine hiç bir şey yapmamak. Bu çocuk okul başlayınca kazanması gereken çalışkanlık duygusu yerine "aşağılık duygusu" kendisini diğerlerinden daha değersiz, yetersiz ve çaresiz hissetmek. Katlanılması zor olan bu duygularla baş edebileceği bir yol bulmaya çalışır. Okullarda akademik başarıları düşük çocuklarda gözlenen uyumsuz davranışların en temel nedenlerinden biri de bu durumdur. Çünkü bu duygular çocuğun akranları ile doğru ve işlevsel bir bağ kurmasını engellemektedir ki bu onun aidiyet duygusu yerine dışlanma duygusunu yaşatmaktadır. Hiçbir insan kendi ait hissetmediği bir ortamda uzun süre kalamaz ve var olamaz. Bu çocuk bir sonraki dönemde yani 12-18 yaş arası dönemde kendine "ben kimim?" sorusunu soracaktır. Alacağı cevap "bilmiyorum" olacaktır. Çünkü hiçbir gerçeklikten geçmemiştir. Geçti ise de olumlu olmaktan çok daha fazla olumsuz duyguların hâkim olduğu yaşantılar olmuştur. Bu olumsuz deneyimlere ve bu deneyimlere bağlı olarak gelişen düşünceler bu düşüncelere bağlı olarak hissedilen duygulara dayalı oluşacak kimlikle, doğru seçimler yapması, toplumda bir yer edinmesi, üretken olması oldukça güç olacaktır. Bu kişi ölüme giderken söyleyeceği tek kelime "keşke" olacaktır.
Bu iki kişinin yaşamlarının iki zıt kutupta olmasının en temel nedeni nedir? Artık bu sorunun cevabını biliyoruz. Okula başlayınca kadar geçen sürede aile çocuğa dünya güvenilir bir yer, annem-babam güvenilir bende güvendeyim demesini sağlayabilseydi, onun kontrol bende demesine katkı sağlayacak etkinlikler ve ortam oluştursaydı, içinde bulunduğun döneme ve gelişim alanıma uygun bir işi başlatmasına, sürdürmesine ve sonlandırmasına izin verilseydi, başardığın pekiştirilme, başarısız olduğunda başarması için fırsat ve yönlendirme yapılsaydı çocuk geri kalan gelişim sürecini ço daha kolay ve daha işlevsel bir şekilde yaşardı. Bu gelişim setlerinin birinci temel amacı, anne-babanın çocuğu çok tanımasını sağlamak, içinde bulunduğu gelişim döneminde neleri nasıl kazanabileceğine ilişkin farkındalık ve beceriler kazandırmak, yerinde ve zamanında doğru kaynaktan yardım almasını sağlamaktır. Sözün özü, bu proje, anne-babaları bilinçsiz bir müdahaleci yapmak yerine bilinçli bir gözlemci yapmayı amaçlamaktadır.

WhatsApp Destek Hattı
(552) 877 0 877